Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER), dün akşam saatlerinde Kadıköy’de basın açıklaması yaptı. Genel Başkan Aziz Koçal, Genel Sekreter Av. Onur Cingil, dernek üyeleri ve basın mensuplarının bulunduğu açıklama vatandaşlar tarafından ilgi ile karşılandı. Genel Başkan Aziz Koçal tarafından sunulan açıklamada, doların yükselişi bahane edilerek iğneden ipliğe yapılan zamlar, yanlış ekonomi politikaları, ekonomik krizi vatandaşın sırtına yükleyen açıklamalar ve giderek artan yoksullaşma ele alındı.
Basın açıklamasına, “Zam zam nereye kadar, yeter artık buraya kadar”, “Dövizim yok ki zengin olayım”, “yoksulluk kaderimiz olamaz”, “Çözüm yerli üretim, ithal ürüne hayır”, “Tüketici soruyor, ucuzluk ne zaman” sloganları damgasını vurdu.
Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkanı Aziz Koçal tarafından sunulan basın açıklaması şu şekilde kaydedildi:
Bu meydanda bulunan ya da bulunmayan, sesimizin ulaştığı ya da ulaşamadığı herkes, yani 80 Milyon bugün büyük bir kriz içerisinde. Bir süredir başta gıda maddeleri olmak üzere iğneden ipliğe her şeye zam yapılmakta, bunun nedeni olarak da Dolar’daki artış gösterilmektedir. 2002 yılından bu yana ekonomide, tarımda, hayvancılıkta, sanayide, ticarette kısacası her alanda uygulanan yanlış ekonomik politikalar ve tüm ticaretin Dolar’a bağlanması sonucunda ülkemiz maalesef çok ciddi bir ekonomik kriz geçirmektedir. Bu krizden en çok etkilenen şüphesiz ki biz tüketicileriz. Yani her zaman olduğu gibi olan yine tüketicilere olmaktadır.
Devletin bütün kaynaklarını “babalar gibi satacağız” diyerek satanlar, en stratejik öneme sahip kurumları özelleştirenler, “ülkeyi pazarlıyoruz var mı diyeceğiniz” diye soranlar, dünyada kendi kendine yetebilen, namerde muhtaç olmayan güzel ülkemizi “bir kez daha” “30 cent’e muhtaç” bir hale ve Devletimizi atılan “1 twit” ile ekonomik anlamda çökecek boyuta getirmişlerdir.
Suçlu, halk aleyhine yanlış ekonomi politikayı ülkenin önüne dayatanlardır
Hayvanın yediği samandan, insanın yediği buğdaya, kurban bayramında ibadet için kesilen hayvandan, yediğimiz her türlü sebze, meyve, bakliyat, tahıl ürünleri her şeyi ithal eden bir ülke haline getirildik.ÜRETMEDEN TÜKETİYOR VE BUNUN ADINA BÜYÜME DİYORUZ.
Şu anda 7 tarım ürünü dışında her şey ithal edilmektedir. Fındığın fiyatını İtalyanlar belirlemekte olup, taban fiyat açıklanmadığı ve devlet alım yapmadığından çiftçi perişan bir hale gelmiştir. Gülüyle ünlü Isparta’da gül ithal edilmekte, ismini yetiştiği yer olan Antep’te Antep fıstığının ithalatı konuşulmakta, mercimeği bizden öğrenen Kanada’dan mercimek alınmaktadır..Esasen meseleyi özetlersek samanı bile ithal eden bir ülkenin bu durumda olması kaçınılmaz bir sondur. ABD ve dış mihrakların görevi ülkeyi ekonomik kaosa sokarak kendine bağımlı hale getirmektir. Suçlu bizi her türlü müdahaleye açık bir hale getiren tüketici aleyhine, halk aleyhine yanlış ekonomi politikayı ülkenin önüne dayatanlardır.
ÖTV illizyonu olmasaydı benzin 8 TL olacaktı
Sanayimiz alarm vermektedir. Biz yaptık “milli ve yerli ürettik ” denilen her şey yabancı menşeilidir. Türkiye’de yapılan sadece “montaj”dır. Türkiye’de üretilen her 100 Dolarlık malın da 60 Doları ithalattır.Çok değil 1 ay önce C segment bir aracın fiyatı 135.000 TL. iken bugün fiyatı 190.000 TL.sına çıkmıştır.
Benzin eğer ÖTV illizyonu ( yani zam kadar vergiden indirim ) olmasa idi bugün 8 TL’yi bulacaktı.
Borsası, bankacılık ve sigortacılık sektörü, liman, köprü, otoyolları , haberleşmesi , elektrik santralleri, enerji santralleri, fabrikaları yabancıların elinde olan yani ekonomik bağımsızlığını yitirmiş bir ülke yaratanlar Dolar/Euro endekslerinden etkilenmeyi nasıl beklememektedirler?
Krizden kim zenginleşti ise faturasını o ödesin
ABD ile stratejik müttefikiz diyerek Orta Doğu’da partner olanlar bugün tüm bu kötü yönetim hamlelerinin sonuçlarından ABD’ yi suçlayarak sıyrılmak istemektedirler . İddia ettikleri gibi krizin sebebi ABD ise ülkemizi yönetenler sırf bu sebepten yani bu müttefiklik nedeniyle ülkemizin ve halkımızın yoksullaşmasından ve ezilmesinden sorumludurlar ! Buradan haykırıyoruz, KRİZİ KİM YARATTI İSE, DÖVİZ KURUNUN YÜKSELMESİ NEDENİYLE KİM ZENGİNLEŞTİ İSE, FATURASINI O ÖDEMELİDİR.
Tüketiciler, zamlar nedeniyle en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz haldeyken , küçük esnaf işyerlerini kapatma aşamasına gelmişken ülkeyi yönetenler masraflarından hiçbir kısıtlama yapmamakta, lüks harcama, şatafat, israf devam etmektedir. Yöneticiler zevk-ü sefada , tüketiciler ise cefadadır!
Döviz kuru yüksekliğini gerekçe göstererek, fırsatçılık yapıp tüketiciyi istismar edenlere , gramaj oyunları yapanlara esnaf kuruluşları ve ticaret odalarının oluşturacakları meslek etiği öğretilmeli ve bunun denetimini sağlayarak, bu fırsatçılara gerekli yaptırımlar uygulamalıdır.
Ranta dayalı, tüketim ekonomisinden vazgeçilerek, üretim ekonomisini teşvik edecek, güçlendirecek politikalar geliştirilmeli, kendi ürettiğimiz ürünlere tüketim önceliği sağlanmalıdır.
Devlet görevini yapmalı
Halkımız yoksullukla, işsizlikle, açlıkla boğuşmaktadır. Gerek 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, gerekse Evrensel Tüketici Hakları’nda tüketicilerin EKONOMİK ÇIKARLARININ KORUNMASI hakkından söz edilmekte ve Anayasamızın 172. Maddesi de Devlet’e tüketicileri koruma görevini vermektedir.
DEVLET GÖREVİNİ YAPMALI, TÜKETİCİYİ KORUYACAK TEDBİRLERİ DERHAL ALMALI, ZAMLAR VE ENFLASYON KARŞISINDA ERİYEN İŞÇİ, MEMUR, EMEKLİ MAAŞLARINI GÜNÜN KOŞULLARINA UYGUN OLACAK ŞEKİLDE ARTIRMALI, YANDAŞLAR LEHİNE DEĞİL, TÜKETİCİLER LEHİNE UYGULAMALAR YAPMALI, TÜKETİCİ HAKLARI İHLALLERİNİN ÖNÜNE GEÇMELİ, VERGİ AFLARINA SON VEREREK EŞİT GELİRE EŞİT VERGİ SİSTEMİNİ HAYATA GEÇİRMELİ, MUTFAKTAKİ YANGINA DUR DEMELİ VE ÜLKEMİZ İÇİN, TÜKETİCİLER İÇİN GEREĞİNİ YAPMALIDIR