İstanbul 10. İdari mahkemesi,
Esas No: 2017/239
Açılış Tarihi: 27/01/2017
Konusu: Belediye İşleri ( Ulaşım)
İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DAVACI : ERSİN KULA (…………..) / İstanbul
DAVALI : İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
KONU : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi 2016/9-6 sayılı kararın yürütmenin durdurulması ve iptali istemi
AÇIKLAMALAR; Konuya ilişkin yasal düzenlemeler a)5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu Madde 7-
f) Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.
b- Ulaşım koordinasyon merkezleri yönetmeliği madde 6 – (1) Alt yapı koordinasyon merkezi ile ulaşım koordinasyon merkezi tarafından alınan ortak yatırım ve toplu taşımayla ilgili kararlar; büyükşehir belediyesi, büyükşehir dâhilindeki diğer belediyeler ve büyükşehir sınırları içindeki kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
Görev ve yetkileri MADDE 18 – (1) UKOME, büyükşehir içindeki kara, deniz, göl, nehir, kanal ve demiryolu üzerinde her türlü taşımacılık hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesini sağlamak üzere; ulaşım, trafik ve toplu taşıma konularında üst düzeyde yönlendirici karar alma, uygulama, uygulatma ve ilgili mevzuattaki usulüne göre gereken tesisleri kurma, kurdurma ve işletme hak ve yetkilerine haizdir.
Bu amaçla; a) Büyükşehir belediyesinin sınırları içinde, mevzuatla yetkili kılındığı durumlarda mahalli ihtiyaç ve şartlara göre trafik düzeni ve güvenliğini sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almakla,
- b) Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde nazım plan çerçevesinde, arazi kullanım ve ulaşım planlama çalışmalarıyla büyükşehir ulaşım planını yapmak, yaptırmak, uygulamak ve uygulatmak için gereken karar ve tedbirleri almakla,
- c) Trafiğin düzenli bir şekilde akımını sağlamak bakımından alt yapı hizmetleri ile ilgili tedbirleri almak, trafikle ilgili sorunları çözümlemek, trafikle ilgili olarak ülkeyi ilgilendiren veya mevzuat değişikliği gerektiren hususları İçişleri Bakanlığına iletmekle,
ç) Kara, deniz, göl, nehir, kanal ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; otobüs, taksi, dolmuş ve servis durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek, gerçek ve tüzel kişiler ile resmi ve özel kurum ve kuruluşlara ait otopark olmaya müsait boş alan, arazi ve arsaları geçici otopark yeri olarak ilan etmek ve bunların sahiplerine veya üçüncü şahıslara işletilmesi için izin vermek, izin verilen otoparklar ile karayolu üzerindeki diğer park yerlerinde (Değişik ibare:RG-25/4/2014- 28982) engelliler için işaretlerle belirlenmiş bölümler ayrılmasını sağlamakla,
- d) Karayolu taşımacılığına ait mevzuat hükümleri saklı kalmak üzere, trafik düzeni ve güvenliği yönünden belediye sınırları içinde ticari amaçla çalıştırılacak yolcu ve yük taşıtları ile motorsuz taşıtların çalışma şekil ve şartları ile bu taşıtların teknik özelliklerini tespit etmek, çalıştırılabileceği yerler ile güzergâhlarını tespit etmek ve sayılarını belirlemek, bunlara izin ve çalışma ruhsatı vermekle,
- e) Büyükşehir belediyesinin sınırları içinde, ulaşım, toplu taşıma ve trafik mevzuatının büyükşehir belediyesine verdiği yetki doğrultusunda uygulamaya yönelik yönlendirici karar almak ve görüş oluşturmakla görevli ve yetkilidir.
c)4054 sayılı rekabet kanunu Yasaklanan Faaliyetler Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar Madde 4- Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır. Bu haller, özellikle şunlardır:
- a) Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi,
- b) Mal veya hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolü,
- c) Mal veya hizmetin arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi,
- d) Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması veya piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin boykot ya da diğer davranışlarla piyasa dışına çıkartılması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi, e) Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması,
- f) Anlaşmanın niteliği veya ticarî teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmet ile birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın ya da hizmetin diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesi, Bir anlaşmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda piyasadaki fiyat değişmelerinin veya arz ve talep dengesinin ya da teşebbüslerin faaliyet bölgelerinin, rekabetin engellendiği, bozulduğu veya kısıtlandığı piyasalardakine benzerlik göstermesi, teşebbüslerin uyumlu eylem içinde olduklarına karine teşkil eder. Ekonomik ve rasyonel gerçeklere dayanmak koşuluyla taraflardan her biri uyumlu eylemde bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir. d)ÖTV indirimi uygulaması ile ilgili düzenlemeler: . Şehiriçinde Yolcu Taşımacılığı Faaliyetinde Bulunanlar 2/4/1986 tarihli ve 86/10553 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Ticari Plakaların Verilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Karar uyarınca plaka tahdidi kararı alınan illerde şehiriçi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunanların, maliki oldukları ve istisnadan yararlanmak suretiyle yenilemek istedikleri taksi, dolmuş, minibüs/midibüs, umum servis taşıtları ve toplu taşıma araçları için, 7/9/2016 tarihi itibariyle, tahditli ticari plaka alınmış ve trafik tescil kuruluşlarınca tescil edilmiş olması şarttır. Şehiriçi yolcu taşımacılığında tahditli plaka uygulaması bulunmayan il ve ilçelerde, bu faaliyete ilişkin olarak, ayrıca ilgili belediyelerce düzenlenmiş çalışma/işletme ruhsatnamesi ve/veya güzergah izin belgesine sahip olunması gerekir. Bu kapsamda, şehiriçi yolcu taşımacılığı faaliyetini; • Maliki oldukları taksilerle icra edenlerden, – İlgili büyükşehir belediyesi veya belediye tarafından düzenlenmiş Ticari Plaka Tahsis Belgesi ve/veya Özel İzin Belgesi ya da ilgili büyükşehir belediyesinden/belediyeden bu belgeleri haiz olunduğuna ilişkin alınmış resmi yazı, – Araç Tescil Belgesi (Ruhsat), – Oda Sicil Kayıt Belgesi/Sicil Tasdiknamesi, – Bağlı bulunulan vergi dairesinden alınan, faaliyet türünü de gösteren Mükellefiyet Belgesi • Maliki oldukları dolmuş, minibüs, midibüs veya otobüsle icra edenlerden (servis taşımacılığı dâhil), – İlgili büyükşehir belediyesi veya belediye tarafından düzenlenmiş Ticari Plaka Tahsis Belgesi ve/veya Özel İzin Belgesi ya da ilgili büyükşehir belediyesinden/belediyeden bu belgeleri haiz olunduğuna ilişkin alınmış resmi yazı, – Güzergah İzin Belgesi, – Araç Tescil Belgesi (Ruhsat), – Oda Sicil Kayıt Belgesi/Sicil Tasdiknamesi, – Bağlı bulunulan vergi dairesinden alınan, faaliyet türünü de gösteren Mükellefiyet Belgesi aranır. Söz konusu belgelerin aslı veya noter onaylı suretlerinin ibrazı mümkündür. Şehiriçi toplu taşıma faaliyetinde kullanılan, belediyelere ait olanlar da dâhil olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşıtlar için, taşıtın araç tescil belgesi ile taşıtların yolcu taşımacılığında kullanıldığına ilişkin ilgili kurum tarafından düzenlenen yazılı beyanın ibrazı yeterlidir. Ancak, kamu kurum ve kuruluşları ile yapılan taşıma sözleşmesi kapsamında servis taşımacılığı hizmetinde kullanılan taşıtlar için yukarıda belirtilen belgelerin tamamı aranır.
2) Anayasa ile ilgili hükümler : MADDE 5. – Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. Madde 10 – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Madde 11. – Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. MADDE 13. – (Değişik: 3.10.2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. MADDE 167. – Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler. MADDE 172. – Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder. MADDE 173. – Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.
Ukomenin 2016/ 2-8 sayılı kararında ilgili maddeler: Sınırlamanın dezavantajları:
- Anayasa ile koruma altına alınan teşebbüs ve kişinin istedigi alanda çalışma hurriyetine aykırı neticelere sebebiyet verecektir.
- Kazanma kaygısı kaynaklı yolculuk guvenligi sorunlarında artış yaşanacaktır .
- Servis araçlarının suni bir biçimde fiyatlarının artışına baglı servis maliyet ve fiyatlarmda artış yaşanmaktadır
- Tekelleşme kaynaklı müşteri seçmeye bağlı sorunlar oluşacaktır .
- Alternatifsizlik ve rekabeti sınırlı ortam nedeniyle servis taşımacılığında kalitenin düşmesine neden olacaktır .
- Plaka sahiplerinin taksi ve minibüs şoförlerine benzer şekilde şoförler üzerindeki baskısında artış görülecektir.
- Kentin çeşitli dinamikleri sonucu (yönetimsel kararlar ,planlar, projeler, afetler vb .) arz talep dengesinin değişikliğe uğraması sonucu sınırlandırma yetersiz veya fazla sayıda olabilmektedir .
Sınırlama sayısının doğru tespit edilememesi sonucu gayri yasal taşımacılık oranlarında artış yaşanacaktır. .
Şoför çalışma süresi artarken çalışma standartlarında düşüş yaşanacaktır.
Arzın talebi karşılamaması nedeniyle arz kaynaklı mesai saatlerinde zorunlu değişiklikler oluşacaktır.
Arz talep dengesinin toplu taşıma yatırımlarının gelişimi kaynaklı değişmesi sonucunda iş potansiyelinin azalmasına bağlı olarak tahditli plaka sahiplerinin (minibüs taşımacılığında olduğu gibi) düzenleyici kurumlardan iş talep sözkonusu olacaktır.
3) 2016/9-6 sayılı ukome kararında iptali istenen maddeler ve hukuka aykırılıklar : a)5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu il sınırları dahilinde toplu taşıma ile ilgili tüm imtiyaz ve yetkilerin belediyelere ait olduğunu açıkça ifade etmektedir. Lakin buradaki önemli husus belediyelerin kanunla münhasıran verilmiş bu yetkileri kendisine tanınmış sınırsız bir hakmış gibi değerlendirmesi ve buna göre birtakım yanlış düzenlemelere tevessül etmesidir.
İdare hukuku açısından bakıldığında özgürlük asıl, yetki ise tali dir. Ayrıca buna göre yetki dar özgürlük ise geniş yorumlanır.
İdarenin bu yetkileri kullanırken şekil olarak sınırsız bir yetkiyle hareket edemeyeceği; özellikle uygulamaya yönelik kararlarda teknik araştırmalar ve bilimsel çalışmalarla bu kararların altyapısını doldurması gerektiği, aksi halde tesis edilen düzenlemenin kamu yararı ilkesini zedeleyecek bir nitelik taşıyacağı aşikardır.
İlgili kararda taksilerde kısa mesafe nedeniyle yolcu alınmadığı ve buna dair şikayetlerin%51gibi büyük bir orana sahip olduğu tespit edilmiştir. Lakin buradaki sorunun kaynağı tüketici değildir.
Tuketici kaynaklı olmayan bir sorunun yine tüketiciye yansıtılarak adeta cezalandırılması kamu vicdanını yaralamış ve idarenin bu konudaki tarafsızlığına gölge düşürmüştür.
Bu sebepten ilgi kararda kamu yararından söz edilemez ve bu nedenle iptali gerekir.
b)Üyesi olduğum Tüketiciyi Koruma Derneği Ukome de tüketici temsili için başvuru yapmış ve Ukome tüketiciyi ilgilendiren konularda görüş alınarak temsil hakkı sağlanması konusundaki bu başvuruyu kabul etmiştir.(ekte sunulmuştur) İlgili karar birebir tüketiciyi ilgilendiren bir nitelik taşımasına rağmen temsil konusunda davet edilmeyip katılım sağlanamamıştır.
Yani tüketici görüşü alınmadan tüketici adına karar verilmiştir.
Anayasanın 172. Maddesine aykırı olan bu durumun düzeltilmesi gerekir. 09.04.1985 yılında Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği “evrensel tüketici hakları” kapsamında tüketicinin mutlak temsil hakkının bulunduğu kabul edilmiş, Türkiye de bu anlaşmanın tarafı olarak kabul ve imza etmiştir.
Bu sebeplerden temsil hakkı sağlanmadan alınan bu karar eksiktir ve iptali gerekir.
- c) Taksimetre açılış ücreti a-b-c segmentlerinde 3.45 tl diğer segmentlerde 3.95 tl tir.Minimum ücret tarifesi ise 8.70 ve 9.95 tl dir. Taksi hizmetinden yararlanan müşteri açısından bakıldığında minimum ücret tarifesi oluşan karışık durumdan dolayı zaten kamuoyunda iyi bir imaj sahip olmayan taksi soförleriyle yolcuları karşı karşıya getirecektir.
Ayrıca 8.70 tl olan ücret bazı şoförler tarafından para üstü iadesi yapılmadan 10 tl olarak uygulanacaktır.
Bu da taksi şikayetlerini daha da arttıracaktır.
Zaten basından takip edileceği üzere uygulama şimdiden taksi sektörü ve vatandaşı karşı karşıya getirmiştir.
- d) İstanbul dünya metropolleri arasında taksi taşımacılığının mutlak tekel olduğu tek metropoldür.
Bunun sebebi 30 yıldan beri süre gelen tahdit uygulamasıdır. Zaten tüm sorunun kaynağı da budur.
En son 1991 de geçekleştirilen plaka ihalesiyle nüfus 4 katı artmasına rağmen arz aynı seviyede tutulmuştur.
İlgili karar da yine bu yola başvurulmuş tüketicinin tercih hakkı ve yeni müteşebbislerin çalışma hürriyeti gaspedilmiştir.
Dolayısıyla getirilen yeni segment düzenlemesi anayasanın 167. Maddesine, 4054 sayılı rekabet kanunu ve anayasanın 48. Maddesindeki çalışma ve serbest teşebbüs hürriyeti ilkelerine aykırıdır.
Eğer ilgili ukome kararı hukuka uygun bir nitelik taşıyacaksa öncelikle tüketici olmak üzere bunun tüm kesimlerin haklarını koruyacak nitelikler taşımasıgerekirdi.
Bu şekilde yapılan hukuksuz ve suni müdahaleler toplumun cebinden belirli bir zümreye servet transferine yol açmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
- e) Son yapılan ötv düzenlemesi ile ticari taksilerden ötv ücretinin alınmamasına karar verilmiştir. Burada amaç taksilerin müşterilerine daha konforlu ve yeni araçlarla hizmet sağlamasıdır. Dolayısıyla D ve E segmenti taksilerle hizmet verilmesi getirilen bu düzenleme ile zaten hedeflenen bir noktaydı. Burada bu araçlara ayrı bir fiyat tarifesi uygulanması bu yönüyle de tüketicileri cezalandırmaktan başka birşey değildir.
f)Tam zamanlı iki ve yarı zamanlı tek şoför çalıştırılması yönünden değerlendirildiğinde fiilî olarak çalışması gereken mal sahiplerine açılmış olan rant kapısı daha da genişletilmiştir.
Zaten mevcut durumda iki şoför 12 saat olarak gece ve gündüz şeklinde ayrı ayrı çalışmaktadır.
Plaka sahiplerinin mesleği icra eden kişiler arasından olması gerektiği ve yapılacak düzenlemenin mal sahibini hiçbir iş yapmadan plakaları sadece bir yatırım aracı gibi değerlendirmesine yol açacağı açıktır..
Dolayısıyla tahdit uygulamasının yasal dayanağı olan 10553 sayılı bakanlar kurulu kararı amacı doğrultusunda sektörün rant kapısı haline dönüşmeyecek şekilde düzenlemelerle tesis edilmesi bir zarurettir. Yani burada tahditli plaka sahiplerinin direksiyona oturtulup bizzat çalıştırılacağı yollar denenmesi maliyet unsurunu da azaltacağından tüketici yönünden daha az maliyetli bir durum yaratacaktır.
Tüm bu sebeplerden 28.12.2016 tarihli 2016/9-6 sayılı Ukome kararının yürütmesinin durdurularak, söz konusu düzenlemenin iptaline karar verilmesini yüce mahkemenizden saygılarımla talep ederim.
ERSİN KULA